Tarımsal üretimde en büyük maliyet kalemlerini oluşturan girdi fiyatlarındaki artışlar, son dönemde üreticilerin en fazla dert yandığı konu… TÜİK’in son olarak açıkladığı Temmuz ayı Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) yıllık bazda yüzde 134,96 ile yeni bir rekora imza atarken, 2021 yılı Temmuz ayına göre artışın en yüksek olduğu alt grup yüzde 233,89 ile gübre ve toprak geliştiriciler olarak kayıtlara geçmişti.
#Canlı?Tarım Sektörü Temsilcileri Toplantısı?Nevşehir https://t.co/obVgJ39y8g
— Prof.Dr.Vahit Kirişci (@VahitKirisci) September 10, 2022
“Mazot ve gübredeki fiyat artışları sektörü olumsuz etkiledi”Nevşehir programı kapsamında Tarım Sektörü temsilcileri ile de bir araya gelen Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci, tarımsal girdi fiyatlarındaki artışa ilişkin açıklamalarda bulundu. Tarımda gerek bitkisel gerekse hayvansal üretimde en temel girdilerin mazot ve gübre olduğunu dile getiren Kirişci, şunları söyledi:
“Bunları dışarıdan ithal eden bir ülke konumundayız. Bunları söylüyorum, ne için söylüyorum? Çünkü bu dışa bağımlılık ve dışarıdan almak zorunda kalıyor olmamız nedeniyle bilhassa bu pandemi ve sonrasındaki süreçteki fiyat artışları, bizim sektörümüz ile Türkiye’yi de olumsuz yönde etkiledi.
Fiyat artışları noktasında söylüyorum ama çok şükür bu ülke üreticilerin sayesinde, yani siz kıymetli ve eli öpülesi üreticileri sayesinde hem kendisi için hem de ihraç edilen ürünler noktasında, yurt dışındaki insanlar için pandemi döneminde de ve sonrasında da üretmeye devam etti. Milletimizin bu kıymetli davranışı, asil davranışı çok şükür bugüne kadar devam etti. İnşallah bundan sonra da sürecektir. Göreve geldiğimden bugüne 6 ayı biraz geçti. Dolayısıyla geldiğimiz gün itibarıyla da o gün ne söylemişsek şu anda da onların gereklerini ve icaplarını yerine getirmeye çalışıyoruz.”
“Tarım, dış ticaret fazlası veren bir sektör”Türkiye’nin toprak varlıkları ve biyolojik zenginlikleri ile kendi ihtiyaçlarını üretebilecek durumda olduğuna vurgu yapan Bakan Kirişci, şöyle devam etti:
“Bu ülke ‘Şuna muhtaç oldu, buna muhtaç oldu’ diyebilecek kadar bu ülkenin üreticilerini yok sayan ve bunların emeklerine saygısızlık gösterenlerin, son 20 yılda artan 20 milyon nüfusu kimin doyurduğunu bir kez daha düşünmelerini isterim. O öve öve bitirilemeyen ülkelerin nüfuslarının bile neredeyse bir, 1,5, iki katına varan bir nüfus eklemlenmiş durumda son 20 yılda. Sadece bu mu? Hayır. İhracatımız arttı. 3,7 milyar dolar olan ihracatımız 25, 27, şimdi 30 milyar dolarlara doğru gidiyor. Türkiye ihracatçı konumunda. Yani ürettiğini kendi insanları için tükettiren, aynı zamanda bunu ihraç eden ve ithalat yaptığı halde dış ticaret fazlası veren bir sektör, tarım sektörü. Bunu bu ülkenin üreticileri gerçekleştiriyor. Dolayısıyla biz kendimizi tabii ki ithalata değil, ihracata odakladık. İhracatı yaparken Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarını da önemseyerek, bunları da dikkate alarak yapması gerektiğini dile getirdik.”
“Arz açığına da, fazlasına da tahammülümüz yok”Üreticinin refahı için çalışma yaptıklarının altını çizerek, “Bugün itibarıyla 6 milyon 200 bin ton civarında buğday ve arpa stokumuz var” bilgisini paylaşan Kirişci, sözleşmeli üretimle ilgili mevzuatta değişikliğe gideceklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Allah nasip ederse inşallah meclis açıldığında, sözleşmeli üretim modeli de devreye girmiş olacak. Bazı kelimeler çok kullanılır ama bu kelimelerin ne anlam ifade ettiği bu yoğunluktan kaynaklı olarak çok dikkate alınmaz. Bir cümleyle söyleyeceğim. Üretmek isteyenle bu üretimi almak isteyeni bir araya getirerek aslında ülkenin ihtiyacı olan o alandaki üretimi de belirli bir dengede tutmuş olacağız. Çünkü bizim ne arz fazlasına tahammülümüz var ne de arz açığına tahammülümüz var. Biz istiyoruz ki güvenli stokta dikkate alınarak ihtiyacımız olan ürünler üretilmiş olsun.”
Bakan Kirişci, Çiftçi Kayıt Sistemi’ni (ÇKS) e-devlet üzerinden sisteme dahil edeceklerini, devlet kurumu çalışanlarını ve üreticileri sadece elektronik ortamda buluşturacaklarını dile getirdi.
Üretici ile market fiyatları arasındaki fark“Bir kilo domatesin tarlada, pazarda, markette fiyatı bu” ifadelerinin sıklıkla gündeme geldiğine işaret eden Tarım Bakanı Kirişci, “Buradaki en büyük maliyet unsurlarından birisi, zincirin uzunluğu ve lojistik maliyetleridir. Ürünün tazeliğini bu zincirin uzunluğu nedeniyle kaybediyor olması, hallerimizin halinin hal olmamasından kaynaklı… Zaten raf ömrü kısa olan bu ürünleri biz kısa zamanda kaybetmek durumunda kalıyoruz. Dolayısıyla bir Kent Tarımı kavramını gündeme getirdik. Yani bir kentin ihtiyacı olan ürünlerin o kentte üretilmesinin esas olduğunu ve bundan dolayı da bu üretim modelinin desteklenmesi gerektiği kanaatine vardık” dedi.
Fotoğraflar: İHA
Son Yazılar
Most Used Categories
- Güncel (14.778)
- www.gidahatti.com (1.503)
- www.tarimpusulasi.com (102)
- Arşiv (4.012)
- Arşiv (Eski Haberler) (887)
- güncel haberler (416)
- Manşet (116)
- Kitaplık (7)
- Köşe Yazıları (142)
- Ali Ekber Yıldırım (142)