Güncel, www.gidahatti.com

Dünya Gıda Günü Konferansı’nda ülkemize ve dünyaya önemli mesajlar

Dünya Gıda Günü Konferansı bu yıl ilk kez düzenlendi. Ankara’da bulunan Cermodern konferans salonunda düzenlenen etkinlik gıda tedarik zincirinin her alanından çok sayıda katılımcıyı ağırladı. İlk kez düzenlenmesinin yanında kamu, sivil toplum kuruluşları ve sanayiyi aynı çatı altında buluşturması açısından önemli olan konferansın açılış konuşmalarını Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ( FAO) Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü ve Türkiye Temsilcisi Viorel Gutu ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri ( TGDF) Yönetim Kurulu Başkanı Demir Şarman yaptılar. Toplantı gün içerisinde yapılan dört oturum ile devam etti.
“Tarım finansmanında adaletin sağlanması gerekiyor”Tarım gazetecisi Galip Umut Özdil tarafından yönetilen ilk oturumda ilk olarak FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık söz aldı. Sıfır açlık amacına ulaşmak için gıda sistemlerinin dönüşmesi gerektiğini söyleyen Selışık bunun için hep birlikte eyleme geçilmesi gerektiğinin altını çizdi. Eylem planında sadece devletlerin değil, belediyelerin, çiftçilerin, gıda sanayisinin, herkesin sorumluluğu olduğunu vurgulayan FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı, tarımın finansmanında adaletin sağlanmasının öneminin de altını çizdi.
“Küçük çiftçiyi korumadan çözüm bulmak imkansız”İkinci olarak konuşan Yaşar Holding İcra Kurulu Başkanı Dr. Mehmet Aktaş küçük çiftçilerin finansa, teknolojiye, bilgiye ve pazara erişimde sorunları olduğunu belirtti. Gıda sorununa küçük çiftçiyi koruyup yaşatmadan ve üretim motivasyonunu artırmadan çözüm bulmanın mümkün olmadığını ifade eden Aktaş, gıdanın ülkeler üstü bir yapı olarak değerlendirilmesi, siyasetin malzemesi olmaması gerektiğini belirtti.
“Ülkemizdeki veri havuzu ve çeşitliliği kısıtlı”Daha sonra söz alan TEB Tarım Bankacılığı Pazarlama Müdürü Dr. Onur Terzi, pandemi ve savaşın belirsizlikleri artırması nedeniyle ekonomi ve finans sistemlerinin ciddi şekilde etkilendiğini ifade etti. Finans dünyasının verileri baz alarak çalıştığını hatırlatan Terzi, ülkemizdeki mevcut veri havuzunun ve çeşitliliğinin çiftçiye doğru şekilde destek sağlayacak adımları atmaya izin vermediğini vurguladı.
“Yaşanan sorunlar teknik değil politik”Bakanlık adına söz alan Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Dr. Durali Koçak ise ülkemizde gıda krizi yaşanmayacağını söyledi. Dünyada da aslında yeterli gıda üretildiğini belirten Koçak, yaşanan sorunların teknik değil savaşlar, ticaretin önündeki engeller, gelişmiş ülkelerin koyduğu bariyerler olduğunun altını çizdi. İnsanlık olarak karşılıklı sorumluluklarımız olduğuna dikkat çeken Koçak, iyilikte yardımlaşmanın önüne konan engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı.
“Gıda fiyatları kırılgan gruplar üzerinde büyük yük”Günün ikinci oturumunu İzmir Ticaret Borsası Ar-Ge Yönetmeni ve Tarımsal İletişim Danışmanı Bilge Keykubat yönetti. Oturumda ilk olarak söz alan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İklim Değişikliği Başkanlığı Başkan Yardımcısı Arzu Önsal, gıda fiyat artışının önemli bir konu olduğunu, bunun kırılgan gruplar için daha büyük sıkıntı yarattığını söyledi. Yoksulluk ve açlığı bitirecek bir kırsal kalkınma politikası benimsediklerini belirten Önsal, mevcut finans akışının Paris Anlaşmasına göre yeniden yönlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“Doğal kaynakların adil bir şekilde yönetilmesi gerek”Sonrasında mikrofonu alan FAO GEF Program Sorumlusu Erdoğan Özveren, dünyadan 25 milyar kişiyi besleyecek kaynak olsa bile asıl düşünülmesi gereken konunun nüfus 25 milyarı geçtiğinde ne yapılacağı olduğunu ifade etti. Bu sorunun cevabının doğal kaynaklarda değil, bunları adil şekilde yönetebilmekte olduğunu belirten Özveren, kırsaldaki yaşam kalitesinin şehirlerdekine yaklaştırılması gerektiğini vurguladı. Özveren köyden kente göçün nedenlerini geçim sıkıntısı, sosyal imkanlar, eğitim imkanları olarak sıraladı.
“Biyoçeşitlilik de su gibi korunması gereken bir zenginlik”TAGEM Genel Müdür Yardımcısı Dr. Bülent Sönmez ise konuşmasında toprağın ekosistemler için öneminden bahsetti. Türkiye’de tarım topraklarının korunması gerektiğini belirten Sönmez, bunun için sağlıklı bir toprak veri tabanı oluşturulmasının önemine değindi. Ülkemizde su kaynaklarının da sonuna gelinmekte olduğunu vurgulayan Sönmez, kirliliğin önüne geçilmesinde Su Kanunu’nun rol oynayabileceğini ifade etti. Sönmez Türkiye’de 12 binden fazla endemik tür olduğunu, bunların da korunması gerektiğimi sözlerine ekledi.
“Çiftçi ürününü aracısız ve örgütsel biçimde satabilmeli”Oturumun son konuşmacısı, TGDF Çevre Komisyonu Başkanı Kürşat Apan ise geleceğe bakmadan önce bugün ne durumda olduğumuzu sorgulamamız gerektiğine dikkat çekti. Tarladan sofraya kadar %30-35 civarında bir kayıp yaşandığını belirten Apan, teknolojik imkanların kullanımı ile bunların azaltılabileceğini söyledi. Kırsalda gelir artışı olursa göçün de önüne geçileceğini ifade eden Apan, verimlilik artışı yanında çiftçinin ürününü aracısız ve örgütsel biçimde satabilmesi ile kırsalda üretilen gelirin yine kırsalda kalabileceğinin altını çizdi.
“Üretenleri kayıt dışı ve mutsuz olan bir sektör ilerleyemez”Günün son panelini Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümünden Prof. Dr. Bülent Gülçubuk yönetti. Gülçubuk sorunun kaynakların adaletsiz dağılımında olduğunu belirterek çözümleri insani temelde yaklaştırmanın gereğinden dem vurdu. Üretenlerin kayıt dışı ve düşük gelirli olduğu bir sektörün ilerleyemeyeceğini vurgulayan Gülçubuk, aile çiftçiliğini destekleyecek mekanizmaların ortaya koyulmasının önemine dikkat çekti.
“Çevreye duyarlı üretim için Ar-Ge çalışmalarına önem verilmeli”Oturumda söz alan FAO Tarım Uzmanı Fazıl Düşünceli, ülkelerin doğal ve ekonomik krizlere karşı daha dirençli tarım ve gıda sistemleri oluşturması gerektiğini ifade etti. Uzun vadeli politikalar çerçevesinde ekolojik ve yeşil tarım uygulamalarıyla çevreye duyarlı üretim yapılmasının önemini vurgulayan Düşünceli, bunun ancak Ar-Ge çalışmalarına azami derecede önem verilerek başarılabileceğini iletti.
“Olumsuz eleştiriler Türk çiftçiliğini baltalıyor”Tarım ve Orman Bakanlığı, Gıda Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Selman Ayaz ise konuşmasında sorunların çözümünün eğitime dayandığının altını çizdi. Gıda güvenilirliği olmadan gıda güvencesinden de bahsedilemeyeceğini ifade eden Ayaz, pestisit kullanımı, GDO gibi konularda yapılan eleştirilerin Türk çiftçiliğini baltaladığını belirtti. Yerel üretim ve tüketimin desteklenmesinin kırsal kesimin gelir düzeyini artıracağını söyleyen Ayaz, coğrafi işaret tescillerinin bu konuda bir kurtuluş olabileceğini sözlerine ekledi.
“Ülkemiz gıda sektörü krizlerde rüştünü ispatlamıştır”Oturumun üçüncü konuşmacısı TGDF Sanayi İrtibat Kurulu Başkanı Sinan Cem Şahin Türk gıda sektöründen rakamlar verdi. Sistemde birçok risk ve olumsuzluk olduğunu söyleyen Şahin, bunlara rağmen ülkemiz gıda sektörünün son dönemdeki öngörülemeyen krizlere gösterdiği tepki ile rüştünü ispat ettiğini vurguladı. “Yaptıklarımız yapabileceklerimizin en güzel göstergesidir” diyen Şahin, mevcut sorunların aşılması için çiftçinin gıda zincirindeki katma değerden daha yüksek pay alması gerektiğine dikkat çekti.
“Rejeneratif tarım önümüzdeki dönem belirleyici olacak”Oturumdaki son konuşmacı TGDF Tüketici ve İletişim Komisyonu Başkanı Zeynep Sungu yeşil tarımın önemine vurgu yaparken rejeneratif onarıcı tarımın önümüzdeki dönemde belirleyici tabir haline dönüşeceğini ifade etti. Özellikle gıda kayıplarının önlenmesi için tüketici tarafında eğitim ve bilinçlendirmenin şart olduğuna dikkat çeken Sungu, erken yaşta beslenme eğitimi alacak çocuklar sayesinde hem israfın hem obezitenin önüne geçileceğini aktardı.
“Takvime bağlanmış eylem planı acilen oluşturulmalı”Dünya Gıda Günü Kongresi kapanış oturumunda yapılan konuşmalarla sona erdi. Oturumun ilk konuşmacısı TGDF Başkan Vekili İsa Coşkun açlık sorununun küresel bazda bir sorun olduğunu, üretim ve tüketimde en fazla payı olan gelişmiş ülkelerin bu sorunun giderilmesi için özellikle çalışması ve çaba göstermesi gerektiğini söyledi. Coşkun Gıda Arz Güvenliği İletişim Stratejisinin bir an önce oluşturulmasının, ardından kısa, orta ve uzun vadeli programların oluşturularak takvime bağlanmış bir eylem planının ortaya koyulmasının önemine dikkat çekti.
“Gıdanın paydaşları deneyimlerini birbiriyle paylaşmalı”Bu oturumda yeniden kürsüye gelen FAO Türkiye Temsilci Yardımcısı Ayşegül Selışık gıda arzının devamlılığı için sektör paydaşlarının birbirleri ile iletişim içerisinde olması, bu alandaki çabalarını ve deneyimlerini paylaşması gerektiğini vurgulayarak Dünya Gıda Gününün bu yılki temasına tekrar dikkat çekti: “Kimseyi geride bırakmadan daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi çevre ve daha iyi yaşam.”
“Tüketicide gıda okur yazarlığı kapasitesi geliştirilmeli”Tarım ve Orman Bakanlığı, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Genel Müdürü Fuat Kasımcan günün son konuşmacısı oldu. Kasımcan dünyanın sorunları olarak nüfus artışı yanında kırsaldan kente göç, iklim değişimi gibi başlıkları sıraladı. Sürdürülebilir gıda tüketimi kapsamından doğru tercihler yapabilmek için tüketicide gıda okur yazarlığı kapasitesinin geliştirilmesinin gereğine vurgu yapan Kasımcan, Bakanlık olarak her zaman üzerlerine düşeni yapmakta kararlı olduklarını iletti. Çözüm için uluslararası işbirliğinin önemine de değinen Kasımcan ilgili paydaşların gıda sisteminin her aşamasını değerlendirebileceği bir platforma vesile oldukları için mutluluk duyduklarını iletti.
TGDF, FAO, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iş birliği ile düzenlenen Dünya Gıda Günü etkinlikleri FAO Türkiye Temsilciğinin kuruluşunun 40’ıncı yılı kutlamaları ile sona erdi.

Read More