Ayçiçek Yağında %89, Tohumunda %79 Artış
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 22 Ağustos 2025 tarihli günlük bültenine göre, ham ayçiçek yağı fiyatı geçen yılın aynı dönemine göre %89 oranında artış gösterdi. 2024 yılında tonu 37.600 TL olan ham…
Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 22 Ağustos 2025 tarihli günlük bültenine göre, ham ayçiçek yağı fiyatı geçen yılın aynı dönemine göre %89 oranında artış gösterdi. 2024 yılında tonu 37.600 TL olan ham…
Powell, Kansas City Fed’in ev sahipliğinde Wyoming eyaletinde düzenlenen Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, para politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında faiz indirimine kapı aralayan Powell, “Politikanın kısıtlayıcı bölgede…
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Düzce’de gerçekleştirdiği konuşmada suyun stratejik önemine vurgu yaparak, tarımsal üretim planlamasında suyu merkeze aldıklarını belirtti. Fındık hasadı etkinliklerine katılan Yumaklı, gıda güvenliğinin sağlanmasının öncelikli…
“Yaz döneminde en çok karşılaşılan sorunların başında terleme ve beraberinde gelebilen kötü vücut kokuları oluyo” diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Betül Bal, “Bu durum genellikle beslenme ve yaşam tarzı ile doğrudan ilişkili olabilirken, bazen daha ciddi sağlık sorunlarını haber verebiliyor” dedi.
Uzman Dr. Bal, diyabeti olan kişilerde kan şekerinin yüksek olmasının vücutta aseton (meyve kokusu) gibi kokulara neden olabileceğini söyleyerek, diğer hastalıklar hakkında şunları söyledi:
Alıntı Metni
‘B VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ DE VÜCUT KOKUSUNA NEDEN OLABİLİR’
Sindirim sistemi sorunlarının da vücutta kötü kokuya sebebiyet verdiğini ifade eden Uzm. Dr. Bal, “Sindirim problemleri, özellikle bağırsak florasındaki dengesizlikler, kötü vücut kokusuna yol açabilir. Bağırsaklardan yayılan gazlar ve diğer atıklar, terle birleştiğinde kötü bir kokuya neden olabilir. Hipotiroidizm ya da hipertiroidizm gibi tiroid hastalıkları, metabolizmanın hızını etkileyerek terlemeyi artırabilir ve kötü kokuya yol açabilir. Bazen, yetersiz beslenme ya da bazı vitamin ve minerallerin eksikliği (örneğin, B vitamini eksikliği) kötü vücut kokusuna yol açabilir” bilgisini verdi.
Vitaminlerin gücü katarakta geçit vermiyor! Cam gibi gözlerin sırrı bu besinlerde
BAHARATLI BESİNLERE DİKKAT!
“Koku problemi yaşayanların ilk adımı, beslenme alışkanlıklarını gözden geçirmek olmalı” diyen Uzm. Dr. Bal, “Sarımsak, soğan, baharatlı yiyecekler, kırmızı et, bazı balık türleri ve aşırı kafein; ter ve nefeste keskin kokuya yol açabilir. Bu besinler vücutta parçalanırken, uçucu kükürt bileşikleri ürettiği için kötü kokuya sebep olabilir” diye konuştu.
MAYDANOZ, NANE, YOĞURT DOĞAL DESTEK
Uzm. Dr. Betül Bal, “Maydanoz, nane, yeşil çay, salatalık, elma, yoğurt ve bol su tüketmek, hem ağız kokusunu hem de ter kokusunu azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca sindirimi kolay bitkisel proteinler ve lifli gıdalarla beslenmek vücut kokusunu olumlu etkileyebilir. Ancak yine de koku problemi yaşanırsa mutlaka hekim kontrolüne gidip bir hastalık olup olmadığı araştırılmalı” dedi.
Uykuda diş kâbusu! Aynada fark etti, ciğerinden çıktı: ‘Çok sık görmeye başladık’
Söke Ovası’ndaki sulama sorunu nedeniyle pamuk ve diğer tarım ürünleri risk altına girdi. Söke Tariş Pamuk Kooperatifi Başkanı İsmail Özer, sorunun çözülmesiyle birlikte destek verenlere teşekkür etti. Read More
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin, S.S. Beyobası Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve üç üreticiyle başlattığı alım garantili çiçek üretimi projesi, kısa sürede büyük bir başarıya imza attı. Bugün 30 üreticiye ulaşan proje, bölge…
Kentte 7 yıl önce Uşak Valiliği İl Özel İdaresi ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün sağladığı 55 bin fide desteğiyle Ulubey ilçesinde ilk lavanta bahçesi kuruldu. Suya çok ihtiyaç duymayan…
Manisa’nın Sarıgöl Ovası’nda yetişen dünyaca ünlü çekirdeksiz sofralık Sultaniye üzümleri, yurdun çeşitli noktalarındaki pazarlarda yerini almaya başladı. Read More
Kilo verme yöntemleri arasında son dönemde sıkça gündeme gelen ‘zayıflama iğneleri’nin, hem kilo kontrolü sağlamak isteyenlerin hem de dış görünümüne dikkat eden bireylerin ilgisini çektiğini dile getirenBeslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, “Aslında diyabet tedavisi amacıyla geliştirilen bu iğneler, iştahı azaltmaları ve uzun süre tokluk hissi sağlamaları sayesinde zayıflama sürecinde de kullanılmaya başlandı” dedi. Bu iğnelerin, vücutta doğal olarak bulunan ve tokluk hormonu olarak bilinen GLP-1 adlı maddenin etkisini taklit ettiklerini aktaran Yiğit, “Normalde yemek yedikten sonra salgılanan bu hormon, beynimize ‘artık doyduk’ sinyali gönderir, mide boşalmasını yavaşlatır ve pankreastan insülin salgılanmasını artırarak kan şekerini dengede tutar. Yani hem iştahı azaltır hem de uzun süre tok kalmayı sağlar. Bu mekanizmalar sayesinde kilo kaybına destek olabilir. Ancak bu iğnelerin herkes tarafından rastgele kullanılması doğru değil” şeklinde konuştu.
Kilo verdirici iğneler, bilinçsizce değil; kişiye özel planla kullanılmalı!
Herhangi bir ilaç kullanımından etkili ve güvenli bir sonuç almak için mutlaka doktor gözetiminde başlanması ve tedavi sürecinin düzenli olarak izlenmesi gerektiğine vurgu yapanBeslenme ve Diyet Uzmanı HülyaYiğit, “Zira mide bulantısı, hazımsızlık gibi sindirim sistemi şikâyetlerinin yanı sıra pankreas ve karaciğer fonksiyonlarını etkileyebilecek olası riskler de mevcut” dedi. Organların sağlığını korumak adına gerekli laboratuvar kontrollerinin hangi sıklıkla yaptırılması gerektiğinin hekim tarafından belirlenmesi gerektiğini de kaydeden Yiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kısacası ‘hızlı kilo verdiriyor’ diyerek bu enjeksiyonlara bilinçsizce yönelmek yerine, kişiye özel bir planlama ve tıbbi takip şarttır. Bu süreçte unutulmaması gereken bir diğer önemli konu ise hızlı kilo kaybının sadece yağ değil, kas kaybına da yol açabileceğidir. Kas kaybı sadece güçsüzlük değil, aynı zamanda elmacık kemikleri, yanaklar ve göz altı gibi bölgelerde hacim azalmasına da neden olabilir. Halk arasında ‘sönük yüz’ olarak bilinen bu durum, özellikle hızlı kilo veren kişilerde daha sık görülür. Bu nedenle bu tedaviler uygulanırken mutlaka bir diyetisyen eşliğinde ilerlenmeli, yeterli protein, enerji ve kas koruyucu beslenme planı kişiye özel olarak hazırlanmalı. Beslenmenin doğru şekilde desteklenmediği hiçbir süreç sağlıklı ya da sürdürülebilir olmaz.”
Bazı besinler, GLP-1 hormonunu artırarak kilo kontrolüne destek olabilir!
İştahı kontrol altına almak ve zayıflamak için sadece iğne tedavilerine mecbur olunmadığını ifade edenBeslenme ve Diyet Uzmanı HülyaYiğit, “Son yıllarda yapılan araştırmalar bazı besinlerin ve doğal bileşenlerin, vücutta GLP-1 hormonunun salınımını artırarak kilo kontrolüne destek olabileceğini bildirmektedir. Bu sayede hem kan şekeri kontrolü sağlanabiliyor hem de iştah yönetimi konusunda doğal, sürdürülebilir ve güvenli bir destek sunulabiliyor” dedi. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, bazı koyu renkli orman meyvelerinin vücutta GLP-1 hormonunun doğal salınımını destekleyebileceğini gösterdiğini aktaran Yiğit, “Özellikle yaban mersini, böğürtlen, ahududu, kızılcık (cranberry) ve frambuaz gibi ‘berry’ türü meyveler, içeriklerindeki yüksek antosiyanin sayesinde dikkat çekiyor. Bu güçlü antioksidanlar yalnızca hücreleri oksidatif hasardan korumakla kalmaz; aynı zamanda iştahı ve kan şekerini düzenleyen biyolojik süreçleri de destekleyebilir” açıklamasını yaptı.
Doğal olan her şey zararsız, etkili olan her şey de herkes için uygun değil!
Bazı araştırmaların, bu meyvelerin düzenli tüketimiyle GLP-1 hormon salınımının artabileceğini ve bunun da hem tokluk hissini uzatmaya hem de kan şekeri dengesini korumaya yardımcı olabileceğini bildirdiğini dile getiren Beslenme ve Diyet Uzmanı Hülya Yiğit, sözlerini şöyle tamamladı: “Renkleriyle cezbeden bu meyveler, dengeli bir beslenme planı içinde zayıflama sürecine doğal ve lezzetli bir katkı sunabilir. Benzer şekilde, zerdeçalın içeriğindeki kurkumin bileşiği de GLP-1 salınımı üzerinde olumlu etki gösterebilir. Ancak bu etkiyi gösterebilmesi için zerdeçalın yağ veya karabiberle birlikte tüketilmesi önerilir; çünkü kurkuminin emilimi tek başına oldukça düşüktür. Zayıflama iğneleri ya da doğal alternatifler… Her iki yaklaşımın da bilimsel karşılıkları ve sınırları var. Önemli olan, hangi yöntemin sizin için en uygun olduğunu belirlerken bilimsel veriye ve uzman görüşüne kulak vermek. Doğal olan her şey zararsız değildir; etkili olan her şey de herkes için uygun değildir. Bu dengeyi sağlamak, ancak bilinçli bir planlama ile mümkündür.”
Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, olağanüstü iklim şartlarında, çok geniş bir coğrafyada yangın riskinin üst seviyeye yükseldiği günlerde olunduğunu, küçük bir ihmalin bile büyük sonuçlar doğurabildiğini belirtti. İlginizi Çekebilir…
MELTEM GÜNEŞ/ANKARA- Tarım ve Orman Bakanlığı, tüketicilerin güvenilir gıdaya ulaşması amacıyla gıda işletmelerinin denetim durumunu vatandaşın da takip edebilmesi için “Gıda İşletmelerinde Karekod Uygulaması”nı 7 Haziran 2024 Dünya Gıda Güvenilirliği…
Tarım ve Orman Bakanlığı, yılın ilk 7 ayında gıda üreticilerine yönelik yapılan yaklaşık 650 bin denetimde, toplam 1,3 milyar lira idari para cezası uygulandığını açıkladı. Gıda ve Kontrol Genel Müdürü…
Yüksek hava sıcaklıklarında gıdadan kaynaklı zehirlenme riski artıyor. Uzmanlar, özellikle yaz aylarında tüketilen gıdaların hızla bozulabileceğine dikkat çekiyor, bu nedenle beslenirken dikkatli olmak hayati önem taşıyor. Read More
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz liderliğinde orman yangınlarıyla mücadele için toplantı yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda Risk Yönetim Ekibi oluşturulması kararlaştırıldı. Read More
Eskişehir Tarım ve Orman Bakanlığı, tarımsal amaçlı örgütlerin desteklenmesi amacıyla 2025 yılı derecelendirme başvurularını internet üzerinden alıyor. Başvurular 9 Temmuz-10 Ağustos 2025 tarihleri arasında yapılacak ve uygun bulunan örgütler, başarı…